Büyük alimlerden olup Hazreti Ebû Bekir (Radıyallahu anh) ‘in soyundandır. islâmî ilimlerin her dalında kıymetli eserler vermiş ve çağdaşı olan alimlerin takdirlerine mazhar olmuştur. İslâm fıkhı üzerinde önce herkesin yararlanabileceği özlü ve kısa bir kitab hazırlamış ve buna «Bidayetü’l-Mübtedi- adını vermiştir. Daha sonra bunu yeterli bulmayarak genişletmek istemiştir. Gördüğü bu lüzum üzerine bu kitabını şerh ederek seksen cild haline getirmiş ve ona, «Kifayetü’l-Müntehi- adını vermiştir. Bugün, bu eserinin nüshalarına rastlanmamaktadır. Ancak bu eserin de çok geniş olması sebebiyle kâtibler tarafından yazılıp çoğaltılmasının bir hayli güç olduğunu ve faydalanma bakanından kolaylık sağlayamayacağını düşünerek bunu daha yararlı bir hale sokmak istemiştir. Nihayet 573 H. yılında Bidayetü’l-Mübtedi adlı kitabına ikinci defa olarak dört cüz halinde bir şerh yazmış ve buna da, «Hidaye- adını vermiştir. Bu kitabın Önemini bizzat kendileri, şiirlerinin birinde şöyle ifade ederler: Hidaye öyle bir kitabdır ki, onu öğreneni hidayet yoluna iletir, körün gözünü aydınlığa kavuşturur. «Ey akü sahibi! Sen ona sanl ve onu öğren; çünkü onu öğrenen, manevî İsteklerin en yükseğine erişmiş olur.» Bu eser, bugün bile İslâm ülkelerinin çok yerlerinde okunup okutulmakta ve kıymetini muhafaza etmektedir. Hanefi mezhebi üzere yazılmış kaynak eserlerden sayılabilir.